BATI MEDENİYETİNİN BUGÜNKÜ DURUMU
BATI
MEDENİYETİNİN BUGÜNKÜ DURUMU
(Tarihin Aydınlattığı Gelecek (2002) Kitabından)
İlmi ve teknolojik
gelişmelerin dışındaki medeniyet anlayışının (yani insanlık ve duyarlılığın)
Batıda geldiği durumu, yine Batılı yazar ve düşünürlerden öğrenelim.
Raoul Vaneigem, “Gençler
İçin Hayat Bilgisi El Kitabı”nda; “Çürüyen gündelik hayat. ‘Hayatta kalmak için
çalış, tüketmek için hayatta kal!’ Bu cehennemi döngüde yaratma tutkusuna,
hazza yer yoktur. Her üretkenlik çağrısı köleliğe bir çağrıdır. Maddi olan,
iktisadi olan, kamusal ve özel yaşamı tahakkümü altına alır. Maddi-manevi her
şeyi tüketme yeteneğimiz, hiyerarşinin basamaklarını çıkış hızımızı gösterir.
Küçük ‘yurttaşlar’a toplumsal roller öğretilir. Tam olarak benimsenen her rol,
gösteri hiyerarşisinde yükselmeyi sağlar. Yaşam hazzındaki niteliğin yerini
hıza dayalı nicelik almıştır.” diyor.
Michel Henry, “Barbarlık”
adlı yapıtında şu konulara dikkat çekiyor: Tekniğin özerk işleyişine; doğa
bilimlerinin nesnelliğiyle büyülenmiş sözde-insan bilimlerinin canlı birey olan
insanı unutmalarına; sanatın öldüğüne ve kutsalın yok olduğuna; üniversitelerin
memur üreten makinelere dönüştüğüne ve giderek tahrip olduğuna; yapaylıkların
birbirini izlediği medyatik bir güncellik çılgınlığına...
Jean Baudrillard, “Amerika”
adlı eserinde şunu yazıyor; “Amerika’nın kendine özgü yapaylığı, tanıtım
kültürü, gündelik yaşamın içine girerek bambaşka bir anlam kazanan ahlâk ve
politika pratikleri, en iyi Reagen’ın kimliğinde anlaşılabilir; sinema
oyuncusu, vali, başkan ve gülümseyen bir yalancı.”
Guy Debord, “Gösteri Toplumu
ve Yorumlar” kitabında; “Hapishane halindeki bir dünyada yaşamaktayız. Gösteri
toplumunda kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür, sahteleşir.
Tüm dünya aynı gösterinin sahnesidir artık; hepimiz aynı gösterinin oyuncusu ve
seyircisi oluruz.” diyor.
Jean Baudrillard, “Tüketim
Toplumu” kitabında ise şunları dile getiriyor; “Gerçek ihtiyaçlar ile çağımızın
yönlendirdiği sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim
toplumunda, kişi tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin
toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır. İnsan bu süreçte bir
yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir
yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla tüketmek birey için bir
zorunluluğa dönüşür. İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır. Artık
geçerli ahlâk, tüketim etkinliğinin ta kendisidir.”
Ray Bilington, “Felsefeyi
Yaşamak” adlı eserinde; “Kültür, gelişen, açılan, kendinden büyüyen yaşamın
kendisidir. Sanat, ahlâk ve din, yaşamın temel çehreleridir. Ama modern
toplumda; yaratıcılık yerini can sıkıntısına, kutsallık umutsuzluğa, eğitim
uyuma bırakmıştır.”, “Duyarlık ve duygular devre dışı bırakılırken maddeciliğin
hükümranlığı başladı.”, “İnsanoğlu var olduğu günden beri mutluluğu, o
‘imkânsız laneti’ aradı. Hâlâ arıyoruz. Arayış ise, felsefenin ta kendisidir.
Ve felsefe yaşanan bir şey değilse hiçbir şeydir.” demekte.
Jean Baudrillard, “Kötülüğün
Şeffaflığı” adlı bir diğer yapıtında şu görüşü savunmuş; “Yüz, söz, cinsiyet,
beden, irade ve kamuoyu her yerde insanlık dışı bir biçimde yeniden
oluşturuluyor. Yeşil alanlara, doğaya, genlere, olaylara ve tarihe yapılan
estetik cerrahiyi saymıyoruz.”, “Maskeli toplumlar (komünist toplumlar)
maskelerini çıkardı. Yüzleri neye benziyor? Biz (Batı) maske çıkaralı çok zaman
oldu, artık ne maskemiz var, ne de yüzümüz. Hafızamız da yok.”, “Artık üreten
toprak değil, zenginliği yaratan da iş değildir; toprağı ve işi üreten şey, bir
haz aldırmadır. İletişim konuşmak değil, konuşturmaktır. Enformasyon bilmek
değil, bildirmektir. Bütün kategorilerimiz artık yapaylık dönemine girmiştir;
burada artık istemek değil istetmek, yapmak değil yaptırmak, değerli olmak
değil değerli kılmak, bilmek değil bildirmek, zevk almaktan çok zevk aldırmak
önemlidir.”
Batı
medeniyetinin bugünkü durumunu dile getiren bu yazarların bütün eserleri,
insanın ve insanlar arası ilişkilerin yok oluşuna bir ağıt, bir çığlıktır.
Schopenhauer ve Nietzche’den
sonra Michel Henry de aynı soruyu sormaktadır. Yaşam, nasıl oldu da kendi
kendini yok eder hale geldi?
Aslında Batılı düşünürlerin
bu soruyu daha önceleri sormaları gerekiyordu. Çünkü Batı, 1492’den bu yana
farklı olanı ve “öteki”ni yok etti. Ama Batı “öteki dünya”ya sayısız kötülük
tohumları ekerken, kendisi gelişiyor ve büyüyordu. Bu nedenle Batılı düşünürler
olayları göremediler ve zamanında yorumlayamadılar. Bugünkü Batının durumu ise
aynen Baudrillard’ın şu sözleri gibi; “Artık büyümüyor, ur halini alıyoruz. Bu
durumu en iyi kıyaslayabileceğimiz şey, kanserli metastazlar sürecidir. Bir
bedenin, organik kurallar karşısında yenilmesidir.”
Batı dünyasının içine
düştüğü diğer bir sıkıntı da ekonomik alandaki sanal değerlerin egemenliğidir.
Durum, bugün henüz bunalım şekline dönüşmemiştir. Ama eğer gerçek ekonomi ile
sanal ekonomi uzlaştırılamazsa -ki bazı Batılı yazarlara göre bu hayalî bir
umuttur- bunalım kapıdadır. İnsanlık değerlerinin kaybolması süreciyle sanal
ekonominin getireceği bunalım birleşirse, sonuç bütün dünya için felaket
olabilir.
İslamiyet, alış-verişi
helâl, faizi haram kılmıştır. Malları üst üste yığmayı da yasaklamıştır.
Böylece insanları, topluma faydalı işler yapmaya yönlendirmeye çalışmıştır.
Müslüman kazancını, katma değer yaratan mal ve hizmet üreterek sağlamalıdır. Bu
süreçte istihdam yaratmak daha çok takdir edilen çalışma şeklidir. Bu açılardan
bakılınca sanal ekonomik düzen, anlayış olarak İslamiyet’le yani Allah’ın
istekleriyle bağdaşmamaktadır. Kimse maddi zenginliklerini ölürken yanında
götüremeyeceği için İslâmiyet’te sosyal yardımlaşma ve çalışarak kazanma esas
alınmıştır. Uygulamalardan anlaşılan odur ki, çok mal halkın refahını
artırmamaktadır. Batı, sömürü ve sanal ekonomi düzeni sayesinde zenginleştikçe,
bazı Batılı düşünürlerin ve halkın önemli bir kısmının şikâyetleri de
artmaktadır. Batılı normal bir vatandaş artık sadece zenginlik istememektedir.
Kaybolan insanlığın geri gelmesini arzulamaktadır. Buna rağmen yüz, söz,
cinsiyet, beden, irade ve kamuoyu her yerde insanlık dışı bir şekilde yeniden
oluşturulmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder